Günümüz dünyasında kadınlar erkeklerden daha stresli üstelik bunun sadece çalışma hayatı ile ilgisi yok. Dışarıda kadın ve erkeğin işinin yanı sıra evde paylaşım söz konusu olsa dahi ev içi görevler ve duygusal emek değerlendirildiğinde araştırmalar kadının daha çok stres yaşadığını bulmuş.
İş ve ev arasında mekik dokunurken kadınların kendilerine dönüp bakacak vakitleri kalmıyor. Bu etmenler bir araya gelince yüksek stres seviyelerinde kadınlar ön sıralarda yer alıyor. Üstelik sadece bu işleri yapmak değil, hepsi yapılmasa da zorunlu hissetmek bile stres kaynağı olabiliyor. Birleşmiş Milletler raporuna göre ise kadınlar erkeklere kıyasla ortalama üç kat daha çok ev işi yapıyor ve bu çalışma bir iş olarak görülmüyor. Tüm bunlarla örtüşen bir şekilde araştırmalar da kadınların, erkeklere kıyasla iki kat daha şiddetli stres ve kaygıdan yaşadıklarını gösteriyor.
Duygusal emek ise çoğu zaman göz ardı edilen bir konu. İş yerlerinde de kadın ve erkek karşılaştırıldığında karşımıza çıkan en önemli fark kadınların koşullar o yönde olmasa dahi iyimserlik, dinginlik ve empatiden bahsediyor olmaları. Bu ‘‘-miş gibi yapma’’ eğilimi kadınlardan fark ettirmeden yapmaları beklenen görevler, tamamen öyle hissetmeseler dahi kadınlar iş ortamında da daha iyi hissediyor gibi davranmak konusunda kendilerini zorluyorlar. Bu dile getirilmeyen beklentiler ve görünmeyen emek ise gereğinden olumlu tutumlar kadın tarafından aksatılır ya da sürdürmezse sorun olarak görülebiliyor. Bu tip bir durumun stres yaratmamasını beklemek ise imkansız fakat iş yeri stresi zaten çok yaygın. Dünyadaki araştırmalara göre çalışan yüzde kırkının stres yaşadığı görülüyor, ABD özelinde ise son yıllarda bu sayının yüzde yetmişe çıktığı saptanmış.
Ülkemizde ise erkekler stresi en çok geçim kaygısı sebebiyle yaşıyor. Kadınlar da geçim kaygısına yönelik stres yaşasa da maddi bir geliri olan, evi geçindiren kişinin baba olması durumunda stres artış gösteriyor. Özellikle hane dışında bakılması gereken yakınların olması stresi artırabiliyor. Bakım gerektiren çocuklar kadın ve erkek için de stres kaynağı, bundan kadınlar daha çok etkilense de temel bakım veren kişi eğer babaysa erkek de ciddi bir stres ile yüzleşebiliyor.
Sürekli sebepler olabildiği gibi bir olaya bağlı stres yaşamak da mümkün, büyük bir sunum öncesi, bir başvuru sonucunu beklemek, maaşın aksaması gibi sıkıntılı süreçler bir süre stres altında kalmanıza neden olabilir. Stres doğrudan üzerimizde olumsuz etkilerle yüzleşmenize neden olur. Sinirlilik, kaygı, depresyon, baş ağrısı ve uykusuzluk stresin en yaygın sonuçlarındandır. Stres direkt kardiyovasküler sistemi etkileyebilir ve tansiyonu yükseltebilir. Kronik hale geldiğinde ise stres kalp krizini tetikleyebilmektedir. Ölümcül olabilecek sebeplerle karşılaşmamak adına stresinizi kontrol almaya çalışmak önemlidir.
Stres düzeyiniz kişiliğinize ve durumlara nasıl tepki verdiğinize göre farklılık gösterir. Bazı insanlar için iş stresi ve yaşam stresleri yoldaki küçük çarpıklardır. Diğerleri ise stres yüzünden kendilerini hasta edebilir. Eğer ikinci tip kişilerdenseniz hayatınızdaki stres kaynaklarından uzaklaşmak her zaman mümkün olmasa da ilk tip gibi davranarak yoldaki çarpıklıkların etkileri azaltmak için çabalayabilirsiniz. İlk yapılması gereken stres yaratan faktörleri saptamak olacaktır. Sonrasında daha küçük ve daha ulaşılabilir hedefler belirlemek, aynı anda çok fazla iş yapmamaya çalışmak, stresli işlerin arasına farklı ve sizi rahatlatan aktiviteler eklemek, gerekirse daha ağır ve molalar vererek çalışmak gerekiyor. Tüm bu işleri tek başınıza yürütüp bir yandan stres olmadan yaşayamayacağınızı fark ettiyseniz destek almak ve bazı sorumlulukları paylaşmak şart. Aksi takdirde stresin sizi yakalayıp ruhsal ve fiziksel zarar vermesi kaçınılmaz olacaktır.