Halk TV’de katıldığı bir programda “Sorun başörtüsü değil, sorun türbandır…Türban irticai faaliyetlerin, şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Başörtüsü yüzyıllar boyunca Anadolu’da bir geleneksel giysidir. Arada fark var. Ben kendimden söylüyorum, yargılandığım zaman türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde, benim haklarımı koruyacağına, adaleti yerine getirebileceği doğrultusunda kuşkum var”, diye konuşan Fikri Sağlar hakkında kovuşturma yapılıyor.
40 Yıl kadar geriye giderek, Hukuk, türbanı nasıl değerlendirmiş, bir görelim:
Danıştay 8. Dairesi’nin, Şenay Karaduman ve Lamiye Bulut’un türban başvurularıyla ilgili 3.12.1984 gün ve 1984/1574 sayılı kararından bir bölüm:
“Kendi toplumsal çevrelerinin baskısına veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmeyecek ölçüde eğitim gören bazı kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf laik cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak, dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacıyla başlarını örttükleri bilinmektedir. Bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kadın özgürlüğüne ve cumhuriyetimizin temel ilkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gelmektedir… Bu nedenle, yükseköğretim görmek üzere okula geldiği sırada dahi başörtüsünü çıkarmamakta direnecek ölçüde laik devlet ilkelerine karşı bir tutum içinde bulunan davacının okuldan uzaklaştırılmasında bir sakınca yoktur.”
Aynı konuda AYM’nin 7.3.1989 gün ve 1/12 sayılı kararından:
“…Birlikte çalışmalar yapanların kardeşlikleri, arkadaşlıkları, dayanışmaları yarınları için bile gerekli iken, onları dinsel gereklerle ayırmak, kimin hangi inançtan olduğunu bir işaretle belli etmek, onların yakınlaşmalarını, birlikte çalışıp karşılıklı yardımlaşmalarını ve işbirliğini önler; ayrılıklara, dinsel inanç ve görüşler nedeniyle çatışmalara yol açar… Vicdan özgürlüğü, istediğine inanma hakkıdır. Laiklikle vicdan özgürlüğü karıştırılarak, dinsel giyinme özgürlüğü savunulamaz. Giyim konusu Türk Devrimi ve Atatürk ilkeleriyle sınırlı olduğu gibi vicdan özgürlüğü konusu da değildir… Dinsel giyim esaslarını içeren düzenleme, dinsel kurallardan arındırılmış devlet düzenine, giyim nedeniyle bir elatmada bulunmaktır… Söz konusu yasa hükmü, anayasanın 174. maddesinde yazılı devrim yasalarına da aykırıdır”
Karaduman ve Bulut, AYM kararını, önceki Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi Hayrünissa Gül gibi AİHM’ye taşımış ancak AİHM de 3.5.1993 tarihli kararıyla başvuruyu reddetmiştir.
***
İslam’ın türbana bakışıyla ilgili bir şey yazmak niyetinde değilim. İsteyen Nisa Suresi 31. Ayete bakabilir
Laik bir devlette hukuk kurallarının kaynağını dinde değil akılda aramak gerektiğini vurgulayan bu kararlar ortada iken Fikri Sağlar’ın türbanla ilgili değerlendirmelerinin kovuşturmaya uğraması belki gündem ihtiyacıyla da ilgilidir ama nereden bakılırsa bakılsın ürkütücü bir arayıştır.
Bu yaklaşım, ayrıştırmayı siyaset olarak benimseyenlerin de işine yaramaz. Unutmayalım ki bazı ülkelerde, kadınlar başlarını kapatmadıkları için öldürülüyorlar.
KAYA ÇETİN